-
- - "Fethullah Gülen deyince, gemiler kalkmayacak"
deniyor. Ayrıca Emniyet teşkilatı'nda çok büyük etkiniz olduğu
da çokça dile getiriliyor?
- F.G: Nerede ne ölçüde etkili olduğumu bilmiyorum ve bu
mevzuda elimde bir etkimetre de yok. Diğer sözü kim demiş, şayiayı
kim çıkarmış, onlar bulunup, ne manâya geldiği kendilerine
sorulsun. Ben "Gemiler kalkmayacak"mı diyecekmişim?
Neden böyle bir şey diyeyim? Bu, ne manâsız bir uydurma! Bu
hususlarda üzerinde durulması gereken bir gerçek varsa, o da şudur:
Herkesin bildiği gibi, yıllarca vaaz ettim. Hemen her şehirde
konferanslarım oldu. Yayınlanmış pek çok kitabım var. Halkımız
Müslümandır ve dinine bağlıdır. Bu bakımdan, Din ile alâkalı
her şeye alâka duyar. En çok da idarecilerinin, askerinin ve
polisinin dindar olmasını ister. Ordu da, emniyet de halkın bağrından
çıkmış insanların teşkil ettiği müesseselerdir. Başka
millet fertlerinin veya fezadan gelmiş varlıkların teşkil ettiği
müesseseler değildir. Dolayısıyla, bunların içinde de çok
tabiî olarak vaazımı dinlemiş, kitabımı okumuş, konferansımda
bulunmuş insanlar olabilir. Bu, son derece tabiî bir şey değil
mi? Sonra ben, kanunlar aleyhinde bir şey söylemiş veya yazmış
değilim ki! Önemli olan, bu insanlar, vaazlarımda söylediğim
veya kitaplarımda yazdığım şeylere göre hareket ederek
ordunun ve emniyetin kaide ve prensipleri aleyhinde faaliyette
bulunmuşlar mıdır? Ben, bu kaide ve prensiplere rağmen bir
telkinde bulunmuşum ve onlar da bu telkini esas alarak, kaide ve
prensipleri çiğnemişler midir? Bu tespit edilmelidir ve bu
hususta vakî olmuş tek bir misal gösterilebilir mi? Gösterilmezse,
böylesi iddialarla kafaları bulandırmaya ve ordumuzu,
emniyetimizi milletine ve milletinin inancına rağmen bir çizgide
göstermeye çalışanların gerçek niyetleri elbet bir gün
ortaya çıkacaktır. Hiçbir şey, uzun süre gizli kalamaz.
- Çatlı ve Kırcı
- - Son dönemde belli kesimlerin dilinde olduğu için soruyorum:
Abdullah Çatlı'yı ve Halûk Kırcı'yı tanır mısınız,
kendileriyle hiç görüştünüz mü?
- F.G: Bu iddia ortaya atıldığı zaman Halûk Kırcı bir TV
kanalına telefon ederek, açıkça, "Bu iddiayı ortaya
atanların alçak ve şerefsiz olduklarını" söyledi ve
iddia sahiplerinden hiçbir şey çıkmadı. Böyle asılsız bir
iddiayı ortaya atan, ancak iş ispata gelince susanlar, Halûk Kırcı'nın
tepkisine haklılık kazandırmıyorlar mı?
- Uçuk iddialar: MOON, CIA, Papa'nın kardinali
- - Sizin MOON tarikatına bağlı olduğunuzdan, Papa'nın gizli
kardinali olduğunuza, sizi sevenlerin oluşturduğu faaliyetin
CIA'nın Asya'daki en önemli sivil toplum kuruluşunu oluşturduğuna
kadar bir dizi "uç" iddia var. Bunlara cevabınız
nedir?
- F.G: Bunlara cevabım, önceki iddiaya cevabım gibidir. Yukarıdan
beri ifade edilegelen iddiaların her biri, Türkiye'nin düzlüğe
çıkmasını, iç barışı, menfaatlerine ve ikbal
beklentilerine aykırı gören veya dine temelden karşı kişilerin,
fakirin tavsiye ve teşvikleriyle ortaya çıkmış ve yürüyen
bir ülke hizmetini, en zirvedeki idarecimizden, köydeki vatandaşımıza
kadar, halkımın her kesimini ve bütün idarî kademeleri
aleyhimize çevirmek için uydurulmuş birer iftira, mesnetsiz
birer suçlamadan başka bir şey değildir. Sağduyu sahibi
herkes bunun böyle olduğunu bilmektedir ve şuurundadır.
- Ayrıca, bu iftira, diğer iftiralarla çelişmiyor mu? Hattâ
bu son iftira, kendi içinde çelişkili değil mi? Çünkü, bir
taraftan Papa'yla münasebet, öbür taraftan MOON tarikatına bağlı
olma ve aynı zamanda şeriatçılık... Bu, ne yaman bir çelişki!
Kaldı ki, MOON tarikatına bağlı olma ile, Papa'nın kardinali
olma da birbirine ters şeylerdir.
- Önceden bahsi geçen pek çok iftira gibi bu son iftiraya da
gereken cevabı mahkemeler vermiş ve bu gerçek dışı iddiaların
sahipleri mahkûm olmuşlardır.
- - Kendi propagandanızı yapmak için 1976 yılında vaaz
bantlarınızı ülkenin her yanına dağıttırdığınız doğru
mu?
- F.G: Ne vaazlarımın banta alınması, dağıtılması veya satılması,
ne de yazılarımın, vaazlarımın ve sohbetlerimin kitaplaştırılması
için hiç bir zaman kimseye teklifim, telkinim, tavsiyem olmamıştır.
Hele, propagandadan, şahsî tanınmadan ve şöhretten ne kadar
kaçındığımı, fakiri uzaktan ve yakından az veya çok tanıyan
herkes bilir ve itiraf eder. Fakat, vaazların ve bahse konu yazıların
başkalarına da iletilmesinde fayda mülâhaza eden bazıları
bunları yapmışsa, bunu suç saymak nasıl bir mantığa
dayanmaktadır?
-
-
|
-
- - 12 Eylül ihtilalinde, tevkif edileceğinizi haber alıp
Erzurum'a kaçtığınız doğru mu?
- F.G: Bu iddia da, diğerleri gibi, tamamen gerçek dışıdır.
O gün de, sonraki pek çok gün de İzmir'deydim. Kimse de bana,
yakalanıp, tevkif edileceğim gibi bir haber getirmedi.
- - Öğretmenler hakkındaki fikriniz nedir? Bunu şunun için
soruyorum: Denizli'de katıldığınız bir toplantıda, "Ülkeyi
bu hale şeytanın uşağı muallimler getirdi" şeklinde
konuştuğunuza dair iddialar var.
- F.G: Bu üslûp, benim üslûbum değildir. Onlarca konuşmamda
muallimleri Peygamberlerin varisleri gösterdiğimi, beni az çok
dinlemiş olanların hepsi bilir.
- - 1981'de Cerrahpaşa Psikiyatri Kliniği'nden 20 günlük
rapor aldığınız iddia ediliyor. Siz böyle bir raporu
gerektirecek psikolojik rahatsızlık geçirdiniz mi?
- F.G: Allah aşkına ve lûtfen bu raporu ibraz etsinler!..
- - Sizinle ilgili sağda solda çok sayıda rapor, istihbarat
bilgisi gibi şeyler dolaşıyor. Bunlardan birinde şöyle
deniyor: "Çanakkale'nin Biga ilçesinde oturan ve
Fethullah Gülen grubuna mensup Sabri Kadıoğlu, 23 Eylül 1985
tarihinde, Abdülkerim Zellüm adlı yazarın "Hilâfet Nasıl
Yıkıldı" adlı eserini ücretsiz dağıttı."
- F.G: Böyle bir kitabı okumadım; böyle bir yazarı da
bilmiyorum. Sabri Kadıoğlu'nu da tanımıyorum. Kimseye böyle
bir kitabın dağıtılması gibi bir telkinim olmak şöyle
dursun, bu türden tartışma ve konuların çok uzağında olduğumu
beni tanıyan herkes bilir.
- - Yine ihtilalden sonra, 1981'de Nurcu liderlerden, Toprak Diş
Kliniği sahibi Hayrettin Toprak'ın evinde saklandığınızdan
bahsedildi?
- F.G: Ciddî istihbarata dayalı bir raporda, bir hadise için
tam bir yıl verilmez; yer, ay ve gün de verilir. Ben böyle
bir zatı tanımıyorum; tanıyanlar kendisine sorsunlar.
Zannediyorum, alacakları cevap müfterîleri utandıracaktır.
- Politika, politika...
- - İstihibarat raporu adı altındaki iddialardan birine göre
de, sizin 1987'de Alparslan Türkeş'le görüştüğünüz, Türkeş'ten
cemaatini şeriat istikametinde yetiştirmesini istediğiniz,
onun da bunu kabûl ettiği ifade ediliyor?
- F.G: Türkeş'in bir cemaat lideri olduğunu ilk defa
duyuyorum. Bu da, diğerleri gibi sadece bir uydurmadan ibaret.
- - 1990'da Korkut Özal'ın dünürünün İstanbul'daki evinde
ANAP'ın geleceği ile ilgili bir toplantıya katıldınız mı?
Politikayla ilgili olarak ayrıca, 1991'de MÇP'ye 3,5 milyar
lira yardım ettiğiniz, 1992'de ise MÇP'den ayrılan Muhsin
Yazıcıoğlu'na maddî-manevî destek verdiğiniz yazıldı.
- F.G: Bunların hepsi, değişik zamanlarda cevaplandırılmış
uydurma iddialardan, yalan ve iftiralardan ibarettir. Sayın
Korkut Özal ve Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte, MÇP'nin o
zamanki idarecilerinin pek çoğu da hayattadır. Kendilerine
sorulabilir.
- - Şu anda 30 civarında valinin size bağlı olduğu ve
onlara maaş verdiğiniz doğru mu?
- F.G: Bütün valilerimizi töhmet altına alan böylesi bir
iddianın sahipleri ortaya çıkmalı ve iddialarında samimîlerse,
bunu mutlaka ispatlamalıdırlar. Burada, aynı zamanda Türkiye
Cumhuriyeti devletine ve bu devletin valilerine de bir iftira söz
konusudur.
- - Yine, bir dergide hakkınızda çıkan bir yayında, 1990 yılında
birkaç defa yurtdışına çıktığınız ve 1992 yılında da
Azerbaycan'a gittiğiniz iddia ediliyor.
- F.G: 1990 yılında sadece bir defa yurtdışına çıktım.
Azerbaycan'a ise hiç ama hiç gitmedim. Niyet doğruyu bulmak
ise ve istenirse, bu husus pasaportumdan ve gümrüklerden rahatça
tahkik edilebilir
|