Ferhat BARIŞ
Yazalım güzelleşelim...
Ben sizinle varım. Yani, son bir haftadır aldığım tebrik, takdir ve de sessiz telefonlar -ki bunlar alkolik bir hırıltı şeklinde geliyor hep. Yoksa birileri beni izletiyor mu? Evimin krokisini mi çiziyor birileri? Cumhuriyet savcılarını göreve davet ediyorum- beni mesrur eyliyor... Hiç anlamam ama sağolsun arkadaşlar bana bir 'imeyil' hesabı açmışlar... Türk gençliği fevc fevc mesaj atıyor... Bu girizgahtan sonra gelelim ana haber bültenimize: Efendim, bahsini mevzu ettiğim raporun ilk kısmı geldi... Ben şahsen gözlüklerime inanamadım. Emre Hocamı (Kongar) görürsem gözlüğünü istirham edecektim, belki onlarla inanırdım. Elime geçirdiğim rapor, 'enerjik' bir medya grubunun, kendilerine yönelik olması muhtemel bir mali polis baskınını önceden haber aldıklarını, bunu bertaraf etmek için 'Poliste Fethullahçı örgütlenme' masalının arkasına gizleneceklerini, 'telekulak çetesi'nin de bu gizlenmede kendilerine yardımcı olduğunu yazıyor... Vay be! Memlekette ne raporcular var! Memleketin ne raporları var!.. Rapor işte, ağzı torba değil ki büzesin. 'Araştırmacı Komedyen Maamıt' kardeşimiz bir MGK haberi hazırlamış ki, hazırladığı rapor haberlerinden bile komik... At nalı gibi resim koyup altına 'capital' olarak 'ANAP'tan kimse katılmadı' demiş.. El insaf.. 'Maamıt kardeşim' gözünüze 'Susurluk Kamyonu' mu park etti? Koskoca Sadettin Tantan'ı görmediniz mi, yoksa Tantan, YKSP (Yukarı Kongo Sahilleri Partisi) üyesi mi? Yarın bu bahse devam etmek üzere Kırca Ali köşeme geçiyorum...

Dün bir dostum teklifte bulundu; 'Kırca Ali deme ona, Morca Ali de' dedi. Kimsenin telkini ve gazı altında kalmam. 19 yıl önceki gençlik heyecanlarına kapılanlardan değilim ben.. Kırca Ali Bey diyeceğim... Ali Abi acayip bir 'suçluluk piskozu' içinde... Dünkü yazısını aynen -Manço merhumun Gülpembe'si fonunda- ekrandan okudu... Pek bir mahzundu sesi, yüzü pek bir ağlamaklı... Ama ne kadar 'karşıtlık' ve 'tarafgirlik' dolu olduğunu yine gizleyemedi. Taha Kıvanç'ın bir yazısından bir tek kelimeyi 'fosforlu' kalemle çizip ekranda büyüterek kendine refere etmeye çalıştı. Kıvanç, Fethullah Gülen'in kasette yayınlanan açıklamaları için 'Dehşetengiz' demiş. Bir sarıldı ki bu cümleye sormayın... İyi de, Ali Abi, aynı Kıvanç kaç defa senin geçmişini, 'militarist' yönünü, yediğin naneleri yazdı. Onları niye fosforlayıp izleyicilerine göstermedin? Objektiflik, habercilik ve hatta etik yönün toptan imha olmuş durumdadır. Sen, tarafsın abicim... Haberci falan değil. Reha Abi bile haber namusu konusunda sana birkaç tur fark basar. Öyle gençlik heyecanı yalanları falan da sıyırmaz seni... Düşen maske senin masken. Bu konuya ileride bizatihi eğileceğim. Azıcık sabır...

Büyük gazeteci, dehşetengiz yazar Hikmet Çetinkaya pek bir alınmış. Bir o kadar da kızgın.. Adeta; 'Bu kadar Fethullah Hoca haberi yaptınız, biriniz bile adam yerine koyup beni çağırmadı, görüşümü almadı' demeye getiriyor.... Ali Birand Abi'ye acayip kızmış 'kasteci' Hikmet. Bir de terbiye sınırlarını zorlayıp Nevval Sevindi'nin görüşlerine saldırabilmek için, kişisel hayatına, özel yaşamına dil uzatmaya, çamur atmaya kalkmış. 1970'lerin çamur tekniğini kullanıyor aklı sıra: 'İddiaya göre' diye başlıyor... Cingöz ya! İddiaya göre, deyip yırtacak. Seni cingöz arslan seni!!! Ve şu aşağılık yaftayı atıyor Sevindi'ye: 'İddiaya göre Nevval Sevindi birkaç yıl önce Van Serhat Lisesi'ne gezmeye giderken, buradaki genç öğretmenlerden birisine aşık olur ve Fethullahçı olur...' Bir de anlam pekiştirmesi için, 'Ayda bir aşık olmakla ünlü Nevval Hanım..' diyor. Yahu Hikmet Abi, şimdi aynı mantığı sana kullansam, mesela 'İddiaya göre' desem, 'Hikmet Abi, bir gün Türk Hava Kurumu'nu ziyarete gidiyor, orada uçakla bir tur atarken dizleri genç bir pilotun dizlerine değiyor, göz göze geliyorlar. Hikmet Abi o günden sonra sıkı bir THK'cı oluyor' desem hoş olur mu söyle? Haydi, yazalım güzelleşelim...

Yahu yazacağım o kadar şey var ki; alt alta yazsam iki sayfayı bana ayırmaları lazım. Sekreter arkadaşı 'tilt' etmeyeyim... Ama Enver Abi'ye bir notum var... Enver Abi; senin organları izliyorum birkaç gündür. Tosuncukların, hakim güçlerle pek bir 'konsensus' halinde... Yakında bir 'İhlas Motor' yazısı kaleme alacağım, haberin ola! Hürmetler!

AHA: Dün, Hikmet Çetinkaya'nın bizden yola çıkarak savcıları göreve çağırdığını yazıp, 'Paranoid ile ironi yapılmaz' ana fikrinin altını çizmiştik. Bir başka Cumhuriyet'çi geldi oltaya: Ümit Zileli. O da 'önemli not' başlığıyla not düşmüş köşesine. Benim Hikmet Abi'nin yol güzergahıyla yakından ilgilendiğimi, tek 'şema çizmediğim' kaldığını yazmış... Onu da yapıyorum Ümit Abi, gönlünü 'anasonlu' tut sen. Kargalarımı topoğrafya kurslarına yolluyorum. Yakında bir bölü sazanlık ölçeğinde şemalarınızı yayınlayacağım... Naçizane bir tavsiyem var sizlere; Export'u tercih et abi, yerli hem acı hem beyinsel körlük yapıyor... İçin güzelleşin abi, fondip...